18 Mayıs 2009 Pazartesi
SEYYALE
Oysa henüz onyedilik baharların sarıp sarmaladığı günlerde çok severdim kendimle yüzleşmeyi bir zamanlar. Sorular kenara itmezdim ve onlar da şimdiki gibi karşıma dikilmezdi adeta uykuları dağıtan bir kabus gibi.
Sanki karşılıklı bir bilmeceydi aramızda geçen diyaloglar. Harflerden yeni düşler,uzak yollar kurardım. Ve korku denilen histerik yanılsama o günlerdeki ben için aynaların bir başka varlığa dair bırakacak delilleriydi.
Ne oldu bilemiyorum. Büyümek,olgunlaşmak ya da başladığım yere geri dönmenin verdiği karamsarlıkların kapsadığı bir bakış hayatın sade yanlarından uzak edebi metinler midir varlığımı benden soğutan. Her ne olursa olsun beklentisiz bir safhada Zweig'in düştüğü boşluk gibi de değil ki, o en azından kendini yokederken düşüncelerinin bu sayede kalacağına inanarak anlamını koruyabilmişti. Belki de hakikaten ne olduğum,ne yapmak istediğim ve yargılarımın kime dair olacağını bilemediğim boynumun üstünde taşıdığım aklımın gelgitleri sonucunda irade adı verilen basamakları çıkacak takatimin kalmadığını işte hep bu evde hissediyorum. Çok değil,okumadığım bir kaç kitap öncesinde dinlemediğim besteler böyle boşluğa sarkıtmazdan önce beni, ben denilen o küreyi evime sığdırabilmiş , her köşeyi emin ellerle donatıp hayallerime daifr izleri serpmiştim tüm eşyaya. Sorularla karşılaşma ihtimallerini bir kenara koyup basit zaafların peşinden mutlu ve sığ bir birey olacaktım aklımca. Bunu çok önceden bilen aynalar bana burcumun aksine (terazi) dengesizce o alçak ve yükseklerde dolaştığımı ve bunun bir gün ebni bu yüzden güçlü basınç değişimlerinden dolayı yok edeceğini hatırlatmış,amacımı sorgulatmıştı gözlerini gözlerimden kaçırmadan.
Ne gam!...O yaşın fütursuzluğuyla gülmüştüm aynalara. Cevabım hazırdı : Hayat benim , korkular onlarındı.
Bu gün,korkuları oluşturacak şüpheli uçuşlar belleğimden uzaklaştı sanırım. Artık uçmak deyiminden ziyade,savrulmak,halimi daha hallice ifade etmekte. Öylesine istemsiz ve içe çekilmiş bir eylem ki bu , yön,zaman ve noktalanma diye bir boyut hissetmiyorum zihnimde.
Bunlar oladururken evime bakıyorum. Onca uğraşıyla doldurduğum odalarına rağmen ne kadar boş ve uzak şimdi onun için beslediğim duygulardan. Kaçıp kapısını açık bırakasım geliyor herkese; Buyrun!..Yağma edin!...Zaten artık ben bende değilim.
Aynalar gülüyor ışıklı yolları tozatırken gözleri. Korkusuz,hesapsız,anlamsız ve muratsız... "Koş! Ardına bakma!" diyor,"sakın". Aradığın benliğinin yittiği yerdedir.
14 Mayıs 2009 Perşembe
BEKLEMEYE DAİR
O gelinler ki çeyizleri mühürlenmiş yılları
Özleme silkinip bir rüyada
Mâhur seherlerde içtiler yeminleri
İkindi gölgelerinde biraz tutsak
Ala bir kaçıştı onlarınkisi
Kocaları emek yüklü doru bakışları ile
Devâsa gölgelerini sürmekte toprağa
Bir sebat yükselmekte,çocuklar ağlamakta odalardan
Ninniler avutmakta gelinleri
Mühür açılmış,yemin yerine gelmektedir.
Yürüyen saatler çalarken ömrün tazesinden
Rüyalar çıplak,uykular kayıp bir yolcu gecelerde
Kasvetli etekleri dost olmuş rüzgarlarda
Uçup gitmiş baharları tutacak
Emektar ellere seslenmekte
12 Mayıs 2009 Salı
Ne adamdı o , sahici ellerinde
Dalgın bakışlarına sızmış bir gayretti
İnce zamanları harmanlayan
Güne mahkum aldırışlardan uzak
Çatlayan bir iniltiydi kaçtığı her bir söz
Uzak bir selam belki
Ya da yerlilerin girmediği vatan
Doya doya yıkanan gözleriydi.
Şartsız kefil gecelerde
Adamdı; Bin türlü engerekler
Çöreklense de , adamlığını hiçe sayıp
Çarpışırdı korkularını kendine saklayarak
Gizemli bir ıslıkla haber verip yargıcıya
İlk mührü taşırdı , son nefeste teslim
Zaman alnına kazınırken mukaddes emaneti.
Gözleri zafer , kaleye çakılan bir bayrak sanki.
YEMİNLİ UYKULAR
Düş durağı ormanların kuytusunda uyuyan aşk
Çiğnemez mi zaman yalnızlığında sen?
Ateş gözler dolanıp ihtimal bir yolda
Aramaz mı suskunluğunda beliren seni?
Bir rüzgar,huzurlu bir okşayış
Güne değmeyen ara kuytularda
Tadı çam aroması , şehri doğallığında soyan
Işık yok , dil yok , tasvir yok sofralarında
Kuytular sade yeşil , biraz kerem sunmaktalar.
Sabahın kırçılı vursa da üşümez uykudadır aşk.
Çilekeş bir birleşmedir ateş gözleri durduracak
Çıldırsa mekan , şehri yaksa arzular
Susar beklediği , "ben'inden geçmiş" biri olsa gerek.
Bilecik/2009