6 Şubat 2010 Cumartesi

EMİRGAN KORUSUNDA

Emirgan korusunda ayaz,kimsesizlikle başetmekte şu an. Önünde koskoca bir boğaz,billur bir gecenin koynunda.Sesler puslu bir haberi çoktan yüklenmiş,belki de bundan öylesine gizli ve setrolmuş soğuk rüzgarlarda.Evler içten içe çekilmiş,bir dem bir sohbet,biraz kavga ve keder.
Ey muamma zaman! Hiç değişmez mi senin yüzün?

Emirgan korusunda bir körpe,evrenin kalbini zerresinde soluyor.Heyecanlı,ürkek,acemi...Nasıl korkulmaz ki? Yaşam adıyla yeniden başlıyor. Adı konulmamış bir gelecekten yoksun,karda beklerken kaderini,yanında biricik kudret;saflık...Bir de rüzgarın sardığı sırlar. Sırlar, dillenemeyen duygu,ağaç altı yakarışlar. Sesler küçük bir çığlık suskunlukta,bilinende görülmeyeni vurgular.
Gövdesiz bir ağacı vurgular. Öyle doğmuş değil oysa zamanda;kökleri şahit deli gülüşlerin unuttuğu yıllara. Gövdesine kazınan aşklar,biraz kendinden vazgeçiş yarım kalmış anılarda.
Ama hala orda duygular.Soluyor Emirgan korusu.Toprak sessiz,ay mahzun,ağlıyor.
Şimdi yeniden doğuş vakti. Açılın ey sinede yatan saf ve masumane duygular.
Emirganda üç gölge şahitsiz bir anlaşmayla meydan okuyor zamana. Kuzguni siyah perçemiyle kesiyor bileğini bir gölge. "Bu benden" diyor,"sizde kalacak olan kaderimdir. Yarımdır artık gün ve gecem.İzinizi süreceğim her yazılan hikayede. Bulamasam da sizden yana bir delil,damarımdan akacak olanla son kez buluşur ve gömerim kendimi ilk doğduğum yere.
Diğeri karlar altında çiğnetirken adını,iddialı bir bakış salıyor meydana. Konuşası kelimelerini unutmuş dili,kandan bir yudum,yutkunuyor o ilk harfi. Kanlı bir yeminle göstermek istese de ahdini,donuyor içi. Çünkü hesapçı bulutlar örtüyor ayın sıcaklığını. Gönlü,içinden gelemeyenlere üzülüyor.Derdi devasa bir diken olup düşerken gölgeler huzuruna,mahrem bir yara açılıyor sanki ayıp bir ah çekerek. Saflık,gözlerini kapıyor zamana. Üç gölge ve ayıp şimdi yalnız bir başına.
İhanet al bir ışık saçıyor dört bir yana. Martılar ağlıyor göklerde..Duygular kül olup kirletiyor karın o akça kaderini. Körpe yaşam o ilk halden çok daha dehşet titrerken,gövdesiz ağacın köklerine sunuyor boynunu. İçinden geçen zorlu bir dönemeç gölgelerin hayali.İki berrak damla buz olacakken daha yolun başında,şekilsiz bir belirişle uzanıyor son ve daim olan gölge.
Sözü en kısasından çözüyor huzurda. Öncesiz ve sonrasız bir selam verip diğerlerine,rüzgara gem vurup çiziyor sesin görmediğini. İlk önce algı aşamazken bu resmi,aklın mecrasına takılıyor her yeminin bedeli. Sallanırken gövdeler,biliyorlar gelen yokluk vakti. Yine de durmuyor tasvirci gölge,akan kanla boyuyor açığa çıkmış resmini.
Çok kanatlı bir siluet beliriyor karda. Hiç korkmuyor bu resim dilden çıkan sözlerden,öyle coşkun öyle an ötesi ki tüm koruyu kucaklayıp uçuruyor yargının giremediği o renksiz ülkeye.
Emirgan korusu kimsesiz değil şimdi.Kazınanlar can buldu toprağında. Körpe yaşam kaderinden korkmuyor artık. Sessiz,görgüsüz ve isimsiz bir yer var,biliyor. Gölgelerin gittiği...

Hiç yorum yok: