11 Mart 2009 Çarşamba

İnkâr edilemez bir delil kadar gerçek ve bir o kadar da saydam,her şeyi içine çekendi O...

Açık kapılara ihtiyacı yoktu duyulmak için çoğu zaman. Lâkin deli dolu bir bakış ya da âciz bir bekleyişte daha çok hissedilendi sanki...
Ne ışık yeterdi coşkunluğunu arttırmaya... Ne de karanlıklar silebilirdi görkemini.
En bilindik anlarda,alışılmış bir farkedilmezlikken ve zaman dilimli bir geleceğe akarken insanlık... Oysa "O" daha ezelde vakte tahtını kurandı .
Lütuftu,merhametti... Ve her dostun alıp başını gittiği yerde kalandı,tüm günahlara inat.
Unutmayandı çoğu kere,unutulmuş bir sürü tövbe arasında yankısıyla örtendi hataları... Kimseden habersiz...
Sesine karışan bir sürü aksak arzular şaşırtsa da rüzgarların yönünü,sabırdı varlığının rengi...
Ve beklerdi "O"... Beklerdi kader silsin arzuları,insan kalsın tek başına.
Başına tek giysin rûhun tâcını...
O zaman ayaklansın dünyâ ötesi zamanlar. Şarkılar söylensin sözsüz,bestesiz... Şölenler olsun öncesi ve sonrası olmayan...
Duyulmak için bedeller biçmeyen ve cömertlik bahşedendi. Mâvi bir düştü uykularda... Arayıp bulandı dinleyecek gönülleri. Kimi seherlerde sustu,dinledi bilmediği bir makamdan. Kimi "Ney"e nefes oldu, "Hû...Hû..." diye inledi .

Hiç yorum yok: