2 Nisan 2008 Çarşamba

AĞIRBAŞLI HANÇER'E

seni nasıl anlatsam bilemiyorum
tanıdığım kelimelere sığdıramıyorum varlığını
o ince,yavaş yavaş ve farkettirerek
doğamıza giren serin,soygun yanlızlığını
kapıları kapatmak biçare sen gelince
sisler ardında gizlenmezsinki hiç bir zaman
adına açılır nice küskün dramlar
söz kâfiliğini yitirir,merhemsiz yaralarda sızlayarak
ılık akar göz pınarları
mahzunlaşır koynuna girdiğin tenler
cehennemi öğütür
düşüncede bıraktığın şeytansı hünerler
seversin sevilirsin
alan da veren de çaresiz
konarsın kanayan
üşümüş dudakları ıslatarak
bilinmezliği kabullenir sana değen her ruh
ihtimaller sıralanır geleceğe başıbuyruk
eller silikleşir ,eylemler biçare
sevdalar sorgulanır
adına düzenlenmiş metinlerde
tanır seni bir çok elem (adını bir mıh gibi)
susar boyun büker insanlık
duygular olgunlaşır
konup göçtüğün bir fasıl gönüllerde...

Hiç yorum yok: